Tasarımcılar ile Röportajlar #1: Pembe Birinci
Tasarım meraklıları, tasarımcılar ve tasarım savunucuları!

Hepiniz yeni oluşumumuz ‘Tasarımcılar ile Röportajlar’ diyalog platformumuza okuyucu veya isterseniz katılımcı olarak davetlisiniz! Sizin de bizim gibi kaliteli mekân uygulamalarına dair ortak dertleriniz varsa bu seri için en az bizim kadar heyecanlanacağınızı düşünüyoruz!
Tasarımcılar ile Röportajlar serisi, adamızda içmimarlık, mimarlık, tasarım ve benzeri mesleklerle uğraşan kişilerin hikâyelerini dinlemek ve sizlerle de paylaşmak için güzel bir fırsat sunuyor. Onların ofislerine, çalışma alanlarına gidiyoruz, bir kahve eşliğinde çalışmaları, yaşamları ve gelecekleri hakkında konuşuyoruz.
Mesleki geçmişin, tasarım geçmişinle başlayalım mı? Bugüne nasıl geldin bize anlatabilir misin?
Pembe Birinci: 11 yıl önce içmimarlık bölümünden mezun oldum ve yüksek lisans yapmaya Hollanda’ya gittim. İç mimarlık alanında uzmanlık ararken, kendimi çok farklı bir mekân ölçeğinde yüksek lisans yaparken buldum. İç mimarlık ölçeğinden kent ölçeğine bir serüven ve aydınlanma yaşayıp Ürbanizm alanında yüksek lisansımı tamamladım. Mesleğe ve mekâna bakış açım ve kendimi mesleki anlamda tanımak için çok önemli bir dönemdi.
Kıbrıs’a dönünce ‘sudan çıkmış balık’ gibi olmak...
PB: Yüksek lisansın ardından birkaç workshop ve sergi için kısa bir süre daha Hollanda da kalıp Kıbrıs’a döndüm. Adaya adım atar atmaz sudan çıkmış balık gibi hissettim. Hangi alanda uzmanlaşmalıyım? Ne yapmam gerekiyor? Derken akademik alanda araştırma projelerinde çalışıp, farklı mesleki deneyimler edindim. Ardından profesyonel olarak içmimarlık alanına ağırlık verdim ve mesleki maceram başlamış oldu.
Kıbrıs’a döndüğünde kaç yaşındaydın?
PB: 24 yaşındaydım. 3 yıllık Turizm ve Hotel işletmeciliği geçmişim de var. Üniversiteye başladığım yılda bilinçsizce bir bölüm seçmiştim ancak şu anda yaptığım işe katkıları çok önemli. Yine de zor bir sektör ve yaratıcı olmaktan uzak bir alan. Bu alanda çalışan herkese kolaylık diliyorum.
Tasarımın değişken ve çok katmanlı yapısını anlamak ve yaşamak...
PB: Çalıştığım iki toplumlu araştırma projeleri, kent araştırmalarım ve kentlerin yapısal dönüşümlerini incelemek, tüm bu deneyimler bana mesleki bir aydınlanma yaşattı çünkü tasarım o kadar değişken birşey ki. Tüm bu alanlarda çalışıp deneyim kazandığım için kendimi şanslı hissediyorum. Tüm bu işlerin, şu anda yaptığım işlere büyük etkisi olduğuna inanıyorum.
Tasarım için üretim gerek, üretmek için de korkmamak...
PB: Sonra ofisimi açtım. Rusted Design Studio. Küçük ölçekli projelerle başladım. Hatta ilk yaptığım projeyi asla unutmam. Bir ofis tasarımıydı. Şu anda dönüp baktığımda günlerce kendimi eleştirebileceğim ve hatta gülebileceğim bir projeydi diyebilirim. Çok korkak ve tedirgin bir şekilde başlamıştım projeye. Tasarladığım şey nasıl üretilecek? Kiminle üretilecek? Gibi endişelerim vardı… Ve bu nedenlerden ötürü korkak bir tasarım girişimiydi. Aslında her şey üretilebiliyor ve yapılabiliyor. Bunu düşe kalka öğrendim. :)
Şu anda sana baktığımda, seni öyle hayal edemiyorum tabi ki. O kadar korkusuz, o kadar özgüvenli ve o kadar cesurca konuşuyorsun ki...
PB: Akademik ve daha soyut projelerde çalışmanın verdiği bir tedirginlikti. İlk kez tasarladığım bir mekân üretilecekti, biraz korkmuştum ama titreye titreye başladığım işime, şu anda coşmuş bir şekilde devam ediyorum. :)
Rusted Design Studio... İlk tasarım evimiz...

Harika! Rusted ilk açıldığında, yine bu ofiste miydiniz?
PB: Evet, şu anda üç farklı mekândan oluşan bu açık plan ofis ilk başlarda girişteki küçük alandan ibaretti. Bu mesleğe yatırım yapmaya karar verince de çalışma mekânımız zamanla büyüdü. Bu sürede yalnız değildim. Batuhan Bayramoğlu (Pembe’nin parteri) da uzun yıllardır mimarlık alanında çalışıyordu. Ofisi birlikte yürütmeye karar verip iki alanda da projeler yapmaya başladık. Doğal olarak hem mekân olarak genişledik, hem de sayı olarak.
Kontrollü bir büyüme gerçekleştireceğinize inanıyorum, hiçbir şey bir anda olmaz... İdealde işler çoğalır, işte biraz ekip büyür ve ofis de böylelikle genişler. Sence nasıl gelişmeli bu süreç?
PB: Ben de zaten çok hızlı bir büyüme olamaz diye düşünüyorum. En azından benim iş anlayışım açısından. Biraz kontrollü gitmek lazım... Ofisten çıkan her iş aynı kalitede, herkese verdiğimiz hizmetin aynı oranda iyi olması gerekiyor. O yüzden hani sorumluluğumuz arttıkça, sorumluluğumuzu paylaşabileceğimiz insanların da artması lazım. Onları bulmak ve doğru insanlarla çalışmak da çok önemli... Bu süreçler de kolay olmadığı için bir günde olmuyor. Yani şimdiki ortamımız yaklaşık olarak 8-9 senelik bir süreç içinde gelişti.
Ortamınız karma diyebilir miyiz? Batuhan mimar, sen içmimarsın. Aldığınız projelere verdiğiniz hizmetlerde bir bütünlük var mı yoksa ayrı alanlarda ayrı hizmetler mi sunuyorsunuz?
PB: Genellikle mimari projelerin tümünde iç mimari destek veriyoruz ama hepsi tam kapsamlı olmayabiliyor. Talep edildiği takdirde tüm etapları birlikte yürütüyoruz. Bazen de farklı projelerde tamamen ayrı çalışıyoruz.
Disiplinler arası tasarımın gerekliliği ve gücü üzerine...
PB: Sadece içmimari bir proje olsa bile, disiplinler arası bir çalışma ortamı keyiflidir. Çünkü dünyaya farklı ölçeklerden bakıyoruz, dolayısı ile projelere de. Bu da iki taraf açısından, paylaşım açısından iyi olur. Hem sürekli olarak yeni birşeyler öğreniyor hem de birbirimizin görmediği detaylar konusunda da birbirimize yardımcı oluyoruz. Her projede birlikte çalışmasak da mimari projelerin %70’ini içmimari hizmetlerimiz ile birlikte yürütüyoruz.
Tam profesyonel kapsamda içmimarlık hizmetleriniz ile mimari projelerin içinde sunulan içmimarlık hizmetleriniz arasındaki farklar neler?
PB: Örneğin konut tipi bir mimari projede mekân kararlarıyla birlikte, tüm fonksiyona dayalı alanların çözümlerini birlikte yürütüyoruz.
Profesyonel içmimari hizmetlerimizde, bu çözümleri 1/5 ve/ya bazen 1/1 ölçekli detaylara kadar inerek çalışıyoruz... İçmimari projelerin detaylandırılmasında şantiyelere gidecek tüm teknik projeler, asma tavanlardan süpürgelik detaylarının çizimleri, satın alınacak ürünlerin listeleri ve metrajlarının hazırlanması, üretilecek tüm ekipmanın ve sabit mobilyanın üretim çizimlerinin hazırlanması gibi dolu dolu bir süreç geçer.
Mimari ölçekte, ilk başlangıçta, tasarıma başladığımızda daha çok mekânsal olarak danışmanlık veriyoruz.
İçmimari yönden değerlendirilme yapıldığında, mimari bir projenin değiştirildiği veya değiştirilmek zorunda kalındığı senaryolar oluyor mu? Miro’da bunların yaşandığını gözlemliyoruz.
PB: Oluyor. Sürekli oluyor. Özellikle proje tasarım aşamalarındaysa müdahale etmek daha kolay oluyor. Hem kendi ofisimizde hem de dışarda, tasarım süreçlerine içmimarı dâhil eden ekiplerle çalıştığım için müdahale etmek daha kolay.
Ama projesi tamamlanmış ve inşaatı başlamış projelerde müdahale edilemeyecek derecede dezavantajlı mekân çözümleriyle karşılaşıyorum. Bu da ciddi müdahaleler gerektiriyor ve hem zaman hem de maddi anlamda mekân sahiplerini etkiliyor aslında. Hatta mutfak, buzdolabı gibi temel şeylerin sığamadığı projelerle de karşılaştık, karşılaşıyoruz da. Korkunç. Her projede büyük veya küçük istisnasız müdahale yapılıyor.
İdealde sorunsuz ve minimum müdahale için, mimari proje aşaması başladığı anda içmimari projeye de başlanması gerekir değil mi?
PB: Tasarım bir ekip işidir. Tüm proje süreçleri birlikte, eş güdümlü yürütülmelidir.
Sohbetimiz çok hoş ilerliyor, doğallığında güzel sorular gelişti, çok sordum çok da güzel şeyler öğrendim. Sıradaki soruya gelecek olursam... İşletmenizi 3 kelime ile nasıl tanımlarsın?
PB: 3 kelime zor oldu. Bu üç kelimeyi şu anda spontane bir şekilde bulabilirsem, demek ki web sitesi mottom hazır olacak. :)