top of page

Su’dan Meseleler Bloğu: Bir Nevi Su, Duşlar ve Düşler Günlüğü

Güncelleme tarihi: 24 Haz 2020

“Su! Ey su, senin ne tadın, ne rengin, ne kokun var! Tarife gelmezsin. Seni tadarız ama, gizini çözemeyiz. Sen yaşama gerekli değil, yaşamın ta kendisisin. İçimizde, duyularımızla kavranmaz bir haz salarsın. Bir bir vazgeçtiğimiz güçler, seninle birlikte yeniden bize döner.”

Antoine De Saint Exupery


Su ve Küçük Oğlanlar (Hansgrohe web sitesinden alınmıştır.)


1. Okuma alışkanlığı azalıyorsa niye bir Miro bloğu?

Bugünlerde çoğu kişinin okuma alışkanlığının azaldığını gösteren çalışmalar var. Ben kendi etrafımdaki gençlerden de görüyorum. Okumayı pek sevmiyorlar. Hele de, bir sürü karmaşık ve terminolojik sözler içeren, nasihat verir gibi bir dille kaleme alınmış uzman yazılarına hiç meraklı değiller. Nasıl olsa, internette ihtiyaç duydukları, aradıkları her tür bilgi var. Hem de birçok görselle donatılmış, anlaşılır ve yalın bir dille sunulan bilgiler bunlar... Bir de aslında kendimden bildiğim birşey var. Okumayı çok sevmeme rağmen son zamanlarda bilgi fazlalığından adeta başım döner hale geldi. Önüme gelen metinleri eleme ihtiyacı hissediyorum. Tahmin ediyorum ki, sizlerin de böyle hissettiği veya yaptığı olmuştur.

Kalabalık (Görsel ISH_2019 fuarının resmi sitesinden alınmıştır.)


Peki, buna rağmen niye bir blog?

Yerinde bir soru. Bu soruyu ben de kendi kendime sordum. Ama içimden bir ses “ne olursa olsun, denemeye değer” dedi ve müşterekleşebileceğini umduğum bloğumuzun ilk yazısı için masanın başına oturdum.


Evet, işte burdayım. Masanın başında. Eğer buraya kadar okuduysanız, siz de buradasınız demektir. Söz veriyorum. Sizi sıkacak bilgelikler taslamayacağım. Sadece, tüm iyi niyetimle, “su” imgesi üzerinden (sizlerle beraber) bazı sorulara cevap bulabileceğimizi ümit etmekteyim. Şimdiden çok teşekkür ederim. 😊


2.“Taşı delen suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir.”

Anonim Atasözü


Adeta masallardaki gibi, yıllar önce, bir varmış bir yokmuş... Ben de mimarlık eğitimi almışım. Hem de çok şanslıymışım. Çünkü bu eğitimi “üstü açık mimarlık müzesi” ve “Avrupa’nın kalbi” diye de bilinen Prag şehrinde almışım. Bahsettiğim yıllar, benim 16 ile18 arası yaşlarım. 1984’lü yıllar. Tam da George Orwell romanının isminde olduğu gibi. İstemeyerek de olsa, içimi acıtan gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldığım yıllar.

RainTunes_İyi Geceler (Görsel Hansgrohe web sitesinden alınmıştır.)


Anlamıştım ki, bir mesleğin eğitimini en iyi okullardan birinde veya hazine değerinde bir şehirde almak, sizi o mesleğin sahibi veya ustası yapmıyormuş. Mimarlık gibi çok yönlü bir mesleğin öğrenilerek içselleştirilebilmesi için öğrencinin de çok güçlü ve donanımlı olması gerekliymiş. Hem de her yönden. Mesleğe hazır olmak gibi birşey. Bir yandan büyüleyici Prag, diğer yandan çok talepkar mimarlık eğitimi ve o yaşımın getirdiği şaşkınlık, kaygılar...Yani çok da hazır değilmişim ki herşey içimde karman çorman olmuştu. Zamanla, iyi ki, bu karışıklığa rağmen, iyimser bakış açıları geliştirmeyi başardım. Güzel şeyler de oluyordu sanki... Veya olabilecekti... Görmüştüm ki, aslında mimarlık eğitimi veya uygulaması içinde sabırla kalan her meslek adayı/insanı, bir işlev veya mekan ile bağ kurabiliyor ve bu bağ onu güçlendiren bir pratiğe dönüşüyor. Hatta bilgi ve deneyim biriktirmeye devam ederse bu konuda uzmanlaşabiliyor. Örneğin, kimi mimarın hastahane, kimi mimarınsa ofis binalarında uzmanlaşması gibi. Benim sabır testimde ise nasibime, içmimarlık eğitimi, kalite güvence sistemleri ve banyolar düştü... 😊


Şık ve ferah bir banyo (Görsel ISH_2019 fuarının resmi sitesinden alınmıştır.)


Bu konularda derinleşmek elbette bir birey ve tasarımcı olarak zamanla beni güçlendirdi. Ama kalıplaşmış kısır alışkanlıklarımı dönüştürebilmem ve işbirliği kültürünü günlük yaşama entegre edebilmem adına yeterli olamadı. Gözle görünür bir değişim yaşayabilmek için, başarının özünün (anonim atasözündeki gibi), çoklu damlaların varlığı ve bu damlaların sürekliliği ile ilişkili olduğunu anlamam gerekti.


Damlaların rahatlan ve güçlendiren sürekliliği (Görsel Hansgrohe web sitesinden alınmıştır.)


Bu anlamda, Miro’da emek veren herkesin ayni şirket çatısı altında bir araya gelmesini ve banyo tasarımı gibi bir tema etrafında toplanmasını “güzel bir tesadüf” ve “başlangıç” olarak nitelendirmek mümkün... Ancak, bu beraberliği sürdürmek için yaptıklarımız ve odaklanacağımız hedefleri belirleyişimiz rastlantıdan çok öte birer “ilerleme”ydiler. Bir çeşit öz-tasarım gibi... Kendi öz suyumuzun gücüne inanarak ama bu gücün eylemlerimizin sürekliliğinden geldiğini de bilerek...

3. “Her şey konuşur; duymak istiyorsan, sessiz ol...”

Ursula K. Le Guin


Milattan önce 9. Yüzyıla ait eski bir tapınak yazısının giriş cümlesi ‘Gürültünün, patırtının ortasında sükunetle dolaş...’ sözcükleri ile başlar. Bu güzel söz, gürültünün tersi bağlamındaki sessizlik kavramı ile dinginlik arasındaki farka işaret ederek bize birşeyler anlatmaya çalışır. Bence, gürültü ve patırtının, kendi tercihimizin dışında gelişen birşey; sükunetin, dinginliğin ise bunun tam tersi, içsel bir niyet, bilinçli bir tercih, hatta bir eylem olduğunu anlatır gibidir...


Yüzyıllar sonra, 2018 yılının sonuna doğru, Astirda Neimans isimli Avusturalyalı, çevreci feminist yazar, Interalia isimli çevrimiçi dergiye verdiği röpörtajda “hidrofeminizim” kavramını açıklarken şu sözleri kullanır: “Hidrofeminizm (ayrıca) sudan öğrenme anlamına gelir. Su bir bağlayıcı, bir farklılaştırıcı, bir kolaylaştırıcı, bir iletişimcidir. Farklılıklarımıza rağmen ve farklılığımız nedeniyle her türlü vücudu yakın temasa sokar. Membranlara ve kaplara saygı duyar, ancak sonunda her barajın kırıldığını, her torbanın sızdığını da bilir...


Hansgrohe Aquademi_Su'dan öğreniyorum (Görsel Hansgrohe web sitesinden alınmıştır.)


Tapınak yazısının ve Neimans’ın sözleri birleşince hayalimde, ormanın tüm kargaşa ve karanlığından insanı kopararak sükuneti ile ona huzur veren bir nehir canlanıyor. Usul usul akan, rekabet etmeyen... Gerektiğinde yerin altına inen, gerektiğinde ise taşların üzerinden atlayan ama her zaman akıp yolunu bulan..


İç mekan tasarım dünyası da biraz ormana benzer. Bu ormanda her türlü malzeme, ürün ve renk ayni anda konuşur. Hatta bağırır. Dikkat çekmek için gerekirse patırdı gürültü çıkarır. Ve birçok insan, bu karmaşanın ortasında, ne istediğini anlamak için onu usulca kapsayabilecek bir sükunet yatağına ihtiyaç duyar... Niyet ederek sessizleşirseniz siz de bu sesi duyarsınız. Ve anlarsınız ki bu evrende, suyun olduğu gibi her nesnenin de bir sesi ve dili var.


Ve bu nesnelere banyolar, zeminler ve duvarlar da dahil...


Rengarenk Konuşan Duşlar (Görsel ISH_2019 fuarının resmi sitesinden alınmıştır.)

4. “Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar çirkindir.”

Eflatun

Derinlerde bir yerlede şüpheleniyorum ki, Miro’nun esas görevi, iç mekan tasarımcılarının, bu konuşan banyoların, zeminlerin ve duvarların sözcüsü, belki de tercümanı olmak. Su dilinin çevirmeni olmak gibi birşey... Bu şekilde bakınca bu blog da aslında güzel bir anlam kazanmış oluyor. Çünkü, birşeyler söyleme ihtiyacı içinde olan o kadar çok tasarımcı, banyo, zemin ve duvar (malzemesi) var ki! Hepsi bir başka detaya dikkat çekmek için ara ara çığlık bile atıyor. İlgi istiyor. Özenilmek istiyor. Sesini duyurmak istiyor. Ama her zaman karşısında dilini anlayacak kişiler bulamıyor...


Böyle bakınca, bu blogta içerik yaratmaya çalışırken ne gibi "köprü" konulara ve sorulara değinebiliriz ile ilgili fikirler aklımda şekillenmeye başlıyor. Aslında bunları beraberce de düşünebiliriz. Ne dersiniz?


Benim aklıma gelenler şöyle...


Genel “SU” Meseleleri:

· Suyun bizim için değişen anlamları: Su ile olan ilişkimiz nasıl değişti, değişiyor?

· Güncel banyo tasarımlarına yön veren sağlık ve hijyen kavramları hangileridir?

· Doğadan ilham alan, insan odaklı çağdaş banyo tasarımları ile ilgili neler söylenebilir?

· Malzeme üreticilerden gelen ne gibi yenilikler, trendler ve kavramlar vardır?

· Banyolara yönelik hangi özellikteki ürünler son zamanlarda tasarım ödülü alıyor?

· Özel konutlar ve kamusal binalardaki ıslak hacim tasarımı farklılıkları nelerdir?

· Banyo ve banyo tasarımı tarihine yönelik neler biliyoruz? Veya bilmiyoruz?

· Yeni ürünler güzellikleri ile beraber ne tür tehlikeler ve/ya kaygılar getiriyor?

· ...


Değişen biz ve su ilişkisi (Görsel ISH_2019 fuarının resmi sitesinden alınmıştır.)


Temel “SU” Meseleleri:

· Banyolarda tasarım elemanları, nesneleri: Vitrifiyeler, armatürler, vb.

· İç aksamlar ve onların detay/montaj bilgileri. Gömme rezervuarlar, iç setler vb.

· Banyo mekanlarında mekan örgütlenmesi, strüktürü, planlaması, tipoloji...

· Banyolarda tercih edilen çeşitli yüzey kaplamaları

· Entegre bina sistemleri: Aydınlatma, Isıtma-soğutma, havalandırma, elektrik vb.

· Banyolarda evrensel tasarım ilkeleri

· Sürdürülebilirlik bağlamında banyo tasarımları

· Duşlarla ilgili herşey: Farklı su akımlarına, duş giderleri, kabinleri vb.

· ....

Banyoya bir soba deyip de geçme... (Görsel ISH_2019 fuarının resmi sitesinden alınmıştır.)


5. Duşlardan düşlere... Bir de şu düşsel “SU” meseleleri var:


· Banyolara ilişkin insan duyuları, duyguları ve ulaşılabilir konfor

· Lüks banyo tasarımı ve lüks malzeme satışında perde arkası

· Su’yu ve su ile iç içe yaşayan mekan tasarımlarını sevmek

· Biyofilik tasarım ve iyi yaşama dair konular; banyolarda bitkiler, vs.

· Koşulsuz karşılaş(tır)malar: Ben, beden, temiz, kirli, kuru, ıslak, çıplak, örtük, ayna, vb.

· Estetik, renk, ışık, stiller, modalar ve daha daha neler...

· Banyolara ilişkin geleneksel örüntülerimiz, ritüellerimiz

· Suyun gücü, bilgeliği ve eğlenceli, oyuncul ve hatta erotik potansiyeli

· ....


Düş denince akla Laufen Sonar gelir (Stylepark.com sitesinden alınmıştır.)



6. “Yanlız çok az şey yapabiliriz; birlikte ise çok şey...”

Helen Keller


Buraya kadar yazdıklarımla umarım düşüncelerimi birazcık olsun sizlere yakınlaştırmış ve bu bloğu düşlerken hayalimizdeki iletişimin monolog gibi değil de “su gibi sohbetler” olduğunu anlatabilmişimdir. Bazen cesur, kuyular gibi derinlere inen, bazen de dereler gibi yere yakın, mütevazi sohbetler...


Ama her zaman biraz gülümseten, cesaretlendiren ve yetkinleştiren.


Niyetimiz, Miro Designroom ailesinin farklı üyeleri olarak, sizlere ayrı ayrı kendi öz sesimiz ile yazıyor olmak. Böylelikle, her blog yazarımız da kendini ona özgü dili ile tanıtacak. İlk sohbet için ilk adımları bu şeklide düşündük. Sonraki adımlarda ise, biliyoruz ki bu sohbetler sizsiz olmaz. Çünkü sizin sesinizin yerini asla bizimki tututamaz. O sesi duymaya ise sadece bizim değil, (bizce) herkesin ihtiyacı var. O nedenle mütevazice bir çağrımız var...


Sevgili herkes, mimarlar, içmimarlar, tasarımcılar, iç mekan tadilatları ile uğraşan meslek insanları, yeni ev yapan gençler, kendini genç hissedenler... Sizler... Tüm tasarım severler, malzemelerin, nesnelerin ne dediğine, ne istediğine önem verenler... Lütfen bir ses verin. Ne kadar çok ses biriktirirsek o kadar kocaman çok sesli bir koro oluruz. Sesimiz daha yüksek çıkar. Sesimizle beraber, bu sektördeki tasarım, malzeme, uygulama, ve hizmete yönelik kaliteyi yükseltmiş oluruz. Ve böylelikle yapısal çevremize daha çok güzellik katma şansımız artar.


Sizleri tanımayı ve anlatacaklarınızı duymayı çok isteriz. Gerek bloğumuz, gerekse blog içeriğinde değinmek istediğimiz konulara ilişkin deneyimleriniz, fikirleriniz ve sorularınız bizler için çok değerli. Onları dillendirirseniz çok seviniriz. Yazılarımızın altına yorum yapabilirsiniz. Veya bize e-posta(lar) gönderebilirsiniz. İsterseniz kendi yazılarınızla bloğumuza konuk yazar olabilirsiniz. Bizi ziyaret edip sözel olarak derdinizi söyleyebilirsiniz. Siz söylersiniz, biz kaydederiz. Kayda geçiririz. Daha kaliteli ve mutlu bir iç mekan tasarımı tarihinin yazılmasına el birliği ile katkı koymuş oluruz.


7. “İlginç olmak istemiyorum. İyi olmak istiyorum.”

Mies van der Rohe


Tasarım bizce yürekte başlar.Yine bizce, iyi tasarımcılar cesur yürekli ve neşelidirler. Korkusuz ve gülümseyen, gülümseten düşler kurarlar. Bu düşlerde herkes için daha iyi bir

yaşam, ve daha kaliteli yaşam mekanları isterler. Biz öyle inanırız...


Philip Grohe ve Nendo_Axor_Cesur Işık (Görsel Hansgrohe web sitesinden alınmıştır.)


Bu zor yolda, hayallerine eşlik ve yardım etmek üzere davet ettikleri dostlar/ilişkiler ise tasarımlarının tüm istedikleri detayları ile beraber gerçekleşebilme olasılığını güçlendirir.


Her tasarım eylemi ile uğraşan bunu az çok da olsa bilir. Duyarlı iç mekanlar ise bunu talep eder. Ne kadar özenirsen, o kadar özenilirsin... Özendikçe ve özenildikçe de “iyi” olursun...


Bir sonraki blog yazımızda yeniden karşılaşmak üzere... iyilik dileklerimle 😉 Sevgiyle...

Müne


Önemli not: ISH 2019 Fuar websitesindeki görsellere alttaki adresten ulaşılabilir. https://ish.messefrankfurt.com/ (Image credits: Pietro Sutera)


254 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page